Şuara Suresi Oku – Şuara Suresi Türkçe Anlamı

Şuara Suresi Mekke döneminde inmiştir. 227 âyettir. Sure, adını 224. âyette geçen “eş-Şu’arâ” kelimesinden almıştır. “Şu’arâ” şairler demektir.

Şuara Suresi Oku

Şuara Suresi Arapça Okunuşu

  1. Ta sım mım
  2. Tilke ayatül kitabil mübın
  3. Lealleke banıun nefseke ella yekunu mü’minın
  4. İn neşe’ nünezzil aleyhim mines semai ayeten fe zallet a’nakuhüm leha hadııyn
  5. Ve ma ye’tıhim min zikrim miner rahmani muhdesin illa kanu anhü mu’ridıyn
  6. Fe kad kezzebu fe seye’tıhim embaü ma kanu bihı yestehziun
  7. E ve lem yerav ilel erdı kem embetna fıha min külli zevcin kerım
  8. İnne fı zalike le ayeh ve ma kane ekseruhüm mü’minın
  9. Ve inne rabbeke le hüvel azızür rahıym
  10. Ve iz nada rabbüke musa eni’til kavmez zalimın
  11. Kavme fir’avn e la yettekun
  12. Kale rabbi innı ehafü ey yükezzibun
  13. Ve yedıyku sadrı ve la yentaliku lisanı fe ersil ila harun
  14. Ve le hüm aleyye zembün fe ehafü ey yaktülun
  15. Kale kella fezheba bi ayatina inna meaküm müstemiun
  16. Fe’tiya fir’avne fe kula inna rasulü rabbil alemın
  17. En ersil meana benı israiyl
  18. Kale e lem nürabbike fına velıdev ve lebiste fına min umürike sinın
  19. Ve fealte fa’letekelletı fealte ve ente minel kafirın
  20. Kale fealtüha izev ve ene mined dallın
  21. Fe ferartü minküm lemma hıftüküm fe vehebe lı rabbı hukmev ve cealenı minel murselın
  22. Ve tilke nı’metün temünnüha aleyye en abbedte benı israıl
  23. Kale fir’avnü ve ma rabbül alemın
  24. Kale rabbüs semavati vel erdı ve ma beynehüma inküntüm mukının
  25. Kale li men havlehu ela testemiun
  26. Kale rabbüküm ve rabbü abaikümül evvelın
  27. Kale inne rasulekümüllezı ürsile ileyküm le mecnun
  28. Kale rabbül mesrikı vel mağribi ve ma beynehüma in küntüm ta’kılun
  29. Kale leinittehazte ilahen ğayrı le ec’alenneke minel mescunın
  30. Kale e ve lev ci’tüke bi şey’im mübın
  31. Kale fe’ti bihı in künte mines sadikıyn
  32. Fe elka asahü fe iza hiye sü’banüm mübın
  33. Ve nezea yedehu fe iza hiye beydaü lin nazırın
  34. Kale lil melei havlehu inne haza lesahırun alım
  35. Yürıdü ey yuhriceküm min erdıküm bi sıhrihı fe maza te’mürun
  36. Kalu ercih ve ehahü veb’as fil medaini haşirın
  37. Ye’tuke bi külli sehharin alım
  38. Fe cümias seharatü li mıkati yevmim ma’lun
  39. Ve kıyle lin nasi hel entüm müctemiun
  40. Leallena nettebius seharate in kanuhümül ğalibın
  41. Fe lemma caes seharatü kalu li fir’avne einne lena le ecran in künna nahnül ğalibın
  42. Kale neam ve inneküm izel le minel mükarrabın
  43. Kale lehüm musa elku ma entüm mülkun
  44. Fe elkav hıbalehüm ve ısıyyehüm ve kalu bi ızzeti fir’avne inna le nahnül ğalibun
  45. Fe elka musa asahü fe iza hiye telkafü ma ye’fikun
  46. Fe ülkıyes seharatü sacidın
  47. Kalu amenna bi rabbil alemın
  48. Rabbi musa ve harun
  49. Kale amentüm lehu kable en azene leküm innehu le kebirukümüllezı allemekümüs sıhr fe le sevfe ta’lemun le ükattıanne eydiyeküm ve ercüleküm min hılafiv ve la üzallibenneküm ecmeıyn
  50. Kalu la dayra inna ila rabbina münkalibun
  51. İnna natmeu ey yağfira lena rabbüna hatayana en künna evvelel mü’minın
  52. Ve evhayna ila musa en esri bi ıbadı inneküm müttebeun
  53. Fe ersele fir’avnü fil medaini haşirın
  54. İnne haülai le şirzimetün kalılun
  55. Ve innehüm lena le ğaizun
  56. Ve inna le cemıun hazirun
  57. Fe ahracnahüm min cennativ ve uyun
  58. Ve künuziv ve mekamin kerım
  59. Kezalik ve evrasnaha benı israıl
  60. Fe etbeuhüm müşrikıyn
  61. Felemma terael cem’ani kale ashabü musa inna le müdrakun
  62. Kale kella inne meıye rabbı seyehdın
  63. Fe evhayna ila masa enıdrib bi asakel bahr fenfeleka fe kane küllü firkın ket tavdil azıym
  64. Ve ezlefna semmel aharın
  65. Ve enceyna musa ve mem meahu ecmeıyn
  66. Sümme ağraknel aharın
  67. İnne fı zalike le ayeh ve ma kane ekseruhüm mü’minın
  68. Ve inne rabbeke le hüvel azızür rahıym
  69. Vetlü aleyhim nebee ibrahım
  70. İz kale li ebıhi ve kavmihı ma ta’büdun
  71. Kalu na’büdü asnamen fe nezallü leha akifın
  72. Kale hel yesmeuneküm iz ted’un
  73. Ev yenfeuneküm ev yedurrun
  74. Kalu bel vecedna abaena kezalike yef’alun
  75. Kale e feraeytüm ma küntüm ta’büdun
  76. Entüm ve abaükümül akdemun
  77. Fe innehüm adüvvül lı illa rabbel alemın
  78. Ellezı halekanı fe hüve yehdın
  79. Vellezı hüve yut’ımünı ve yeskıyn
  80. Ve iza merıdtü fe hüve yeşfın
  81. Vellezı yümıtünı sümme yuhyın
  82. Vellezı at’meu ey yağfira lı hatıy’etı yevmeddın
  83. Rabbi heb lı hukmev ve elhıknı bis salihıyn
  84. Vec’al lı lisane sıdkın fil ahırın
  85. Vec’alnı miv veraseti cennetin neıym
  86. Vağfir li ebı innehu kane mined dallın
  87. Ve la tuhzinı yevme yüb’asun
  88. Yevme la yenfeu malüv ve la benun
  89. İlla men etellahe bi kalbin selim
  90. Ve üzlifetil cennetü lil müttekıyn
  91. Ve bürrizetil cehıymü li ğavın
  92. Ve kıyle lehüm eyne ma küntüm ta’büdun
  93. Min dunillah hel yensuruneküm ev yentesırun
  94. Fe kübkibu fıhahüm vel ğavun
  95. Ve cünudü iblıse ecmeun
  96. Kalu ve hüm fıha yahtesımun
  97. Tellahi in künna le fı dalalim mübın
  98. İz nüsevvıküm bi rabbil alemın
  99. Ve ma edalleha illel mücrimun
  100. Fe ma lena min şafiıyn
  101. Ve la sadıkın hamım
  102. Fe lev enne lena kerraten fe nekune minel mü’minın
  103. İnne fı zalike le ayeh ve ma kane ekseruhüm mü’minın
  104. Ve inne rabbeke le hüvel azızür rahıym
  105. Kezzebet kavmü nuhınil murselın
  106. İz kale lehüm ehuhüm nuhun ela tettekun
  107. İnni leküm rasulün emın
  108. Fettekullahe ve etıy’un
  109. Ve ma es’elüküm aleyhi min ecr in ecriye illa ala rabbil alemın
  110. Fettekullahe ve etıy’un
  111. Kalu enü’minü leke vettebeakel erzelun
  112. Kale vema ılmı bima kanu ya’melun
  113. İn hısabühüm illa ala rabbı lev teş’urun
  114. Ve ma ene bi taridil mü’minın
  115. İn ene illa nezırum mübın
  116. Kalu le il lem tentehi ya nuhu le tekunenne minel mercumın
  117. Kale rabbi inne kavmı kezzebun
  118. Fettah beynı ve beynehüm fethav ve neccinı ve mem meıye minel mü’minın
  119. Fe enceynahü ve mem meahu fil fülkil meşhun
  120. Sümme ağrakna ba’dül bakıyn
  121. İnne fı zalik le ayeh ve ma kane ekseruhüm mü’minın
  122. Ve inne rabbeke le hüvel azızür rahıym
  123. Kezzebet adünil murselın
  124. İz kale lehüm ehuhüm hudün ela tettekun
  125. İnnı leküm rasulün emın
  126. Fettekullahe ve etıy’un
  127. Ve ma es’elüküm aleyhi min ecr in ecriye illa ala rabbil alemın
  128. E tebnune bi külli riy’ın ayeten ta’besun
  129. Ve tettehızune mesanıa lealleküm tahlüdun
  130. Ve iza betaştüm betaştüm cebbarın
  131. Fettekullahe ve etıy’un
  132. Vettekullezı emeddeküm bima ta’lemun
  133. Emeddeküm bi en’amiv ve benın
  134. Ve cennativ ve uyun
  135. İnnı ehafü aleyküm azabe yevmin azıym
  136. Kalu sevaün aleyna e veazte em lem teküm minel vaızıyn
  137. İn haza illa hulükul evvelın
  138. Ve ma nahnü bi müazzebın
  139. Fe kezzebuhü fe ehleknahüm inne fı zalike le ayeh ve ma kane ekseruhüm mü’minın
  140. Ve inne rabbeke le hüvel azızür rahıym
  141. Kezzebet semudül murselın
  142. İz kale lehüm ehuhüm salihun ela tettekun
  143. İnnı leküm rasulün emın
  144. Fettekullahe ve etıy’un
  145. Ve ma es’elüküm aleyhi men ecr in ecriye illa ala rabbil alemın
  146. E tütrakune fı ma hahüna aminın
  147. Fı cennativ ve uyun
  148. Ve züruıv ve nahlin tal’uha hedıym
  149. Ve tenhıtune minel cibali büyuten farihın
  150. Fettekullahe ve etıy’un
  151. Ve la tütıy’u emral müsrifın
  152. Ellezıne yüfsidune fil erdı ve la yuslihun
  153. Kalu innema ente minel müsahharın
  154. Ma ente illa beşerum mislüna fe’ti bi ayetin in künte mines sadikıyn
  155. Kale hazihı nakatül leha şirbüv ve leküm şirbü yevmim ma’lum
  156. Ve la temessuha bi suin fe ye’huzeküm azabü yevmin azıym
  157. Fe akaruha fe asbehu nadimın
  158. Fe ehazehümül azab inne fı zalike le ayeh ve ma kane ekseruhüm mü’minın
  159. Ve inne rabbeke le hüvel azızür rahıym
  160. Kezzebet kavmü lutınil murselun
  161. İz kale lehüm ehuhüm lutun ela tettekun
  162. İnnı leküm rasulün emın
  163. Fettekullahe ve etıy’un
  164. Ve es’elüküm aleyhi min ecr in ecriye illa ala rabbil alemın
  165. E te’tunez zükrane minel alemın
  166. Ve tezerune ma haleka leküm rabbüküm min ezvaciküm bel entüm kavmün adun
  167. Kalu leil lem tentehi ya lutu le tekunenne minel muhracın
  168. Kale innı li ameliküm minel kalın
  169. Rabbi neccinı ve ehlı mimma ya’melun
  170. Fe necceynahü ve ehlehu ecmeıyn
  171. İlla acuzen fil ğabirın
  172. Sümme demmernel aharın
  173. Ve emtarna aleyhim metara fe sae metarul münzerın
  174. İnne fı zalike le ayeh ve ma kane ekseruhüm mü’minın
  175. Ve inne rabbeke le hüvel azızür rahıym
  176. Kezzebe ashabül eyketil murselın
  177. İz kale lehüm şüaybün ela tettekun
  178. İnnı leküm rasulün emın
  179. Fettekullahe ve etıy’un
  180. Ve ma es’elüküm aleyhi min ecr in ecriye illa ala rabbil alemın
  181. Evfül keyle ve la tekunu minel muhsirın
  182. Vezinu bil kıstasil müstekıym
  183. Ve la tebhasün nase eşyaehüm ve la ta’sev fil erdı müsidın
  184. Vettekullezı halekaküm vel cibilletel evvelın
  185. Kalu innema ente minel müsahharın
  186. Ve ma ente illa beşerum mislüna ve in nezunnüke le minel kazibın
  187. Fe eskıt aleyna kisefem mines semai in künte mines sadikıyn
  188. Kale rabbı a’lemü bi ma ta’melun
  189. Fe kezzebuhü fe ehazehüm azabü yevmiz zulleh innehu kane azabe yevmin azıym
  190. İnne fı zalike le ayeh ve ma kane ekseruhüm mü’minın
  191. Ve inne rabbeke le hüvel azızür rahıym
  192. Ve innehu le tenzılü rabbil alemın
  193. Nezele bihir ruhul emın
  194. Ala kalbike li tekune minel münzirın
  195. Bi lisanin arabiyyim mübın
  196. Ve innehu lefı zübüril evvelın
  197. E ve lem yekül lehüm ayeten ey ya’lemehu ulemaü benı israıl
  198. Ve lev nezzelnahü ala ba’dıl a’cemın
  199. Fe karaehu aleyhim ma kanu bihı mü’minın
  200. Kezalike seleknahü fı kulubil mücrimın
  201. La yü’minune bihı hatta yeravül azabel elım
  202. Fe ye’tiyehüm bağtetev ve hüm la yeş’urun
  203. Fe yekul hel nahnü münzarun
  204. E fe bi azabina yesta’cilun
  205. E feraeyte im metta’nahüm sinın
  206. Sümme caehüm ma kun yuadun
  207. Ma ağna anhüm ma kanu yümetteun
  208. Ve ma ehlekna min karyetin illa leha münzirun
  209. Zikra ve ma künna zalimın
  210. Ve ma tenezzelet bihiş şeyatıyn
  211. Ve ma yembeğıy lehüm ve ma yestetıy’un
  212. İnnehüm anis sem’ı le ma’zulun
  213. Fe la ted’u meallahi ilahen ahara fe tekune minel müazzebın
  214. Ve enzir aşiratekel akrabın
  215. Vahfıd cenahake li menit tebeake minel mü’minın
  216. Fe in asavke fe kul innı berıüm mimma ta’melun
  217. Ve tevekkel alel azızir rahıym
  218. Ellezı yerake hıyne tekum
  219. Ve tekallübeke fis sacidın
  220. İnnehu hüves semıul alım
  221. Hel ünebbiüküm ala men tenezzelüş şeyatıyn
  222. Tenezzelü ala külli effakin esım
  223. Yülkunes sem’a ve ekseruhüm kazibun
  224. Veş şüaraü yettebiuhümül ğavun
  225. E lem tera ennehüm fı külli vadiy yehımun
  226. Ve ennehüm yekulune ma la yef’alun
  227. İllellezıne amenu ve amilus salihati ve zekerullahe kesırav ventesaru mim ba’di ma zulimu ve seya’lemüllezıne zalemu eyye münkalebiy yenkalibun

Şuara Suresi Türkçe Anlamı

Şuara Suresi Türkçe Anlamı

  1. Ta Sin Mim.
  2. Bunlar, apaçık Kitab’ın âyetleridir.
  3. Ey Muhammed! Mü’min olmuyorlar diye adetâ kendini helak edeceksin!
  4. Biz dilesek, onlara gökten bir mucize indiririz de, ona boyun eğmek zorunda kalırlar
  5. Rahmân’dan kendilerine gelen her yeni öğütten mutlaka yüz çevirirler.
  6. Onlar (Allah‘ın âyetlerini) yalanladılar, fakat alay edegeldikleri şeylerin haberleri başlarına gelecek.
  7. Yeryüzüne bakmazlar mı, orada her türden nice güzel ve yararlı bitkiler bitirdik.
  8. Şüphesiz bunlarda (Allah’ın varlığına) bir delil vardır, ama onların çoğu inanmamaktadırlar.
  9. Şüphesiz senin Rabbin, elbette mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir.

10, 11. Hani Rabbin Mûsâ’ya, “Zalimler topluluğuna, Firavun’un kavmine git! Başlarına geleceklerden hâlâ korkmuyorlar mı?” diye seslenmişti.

  1. Mûsâ şöyle dedi: “Ey Rabbim! Muhakkak ki ben, beni yalanlamalarından korkuyorum.”
  2. “Göğsüm daralır. Akıcı konuşamam. Onun için, Hârûn’a da peygamberlik ver (ve onu bana yardımcı yap).”
  3. “Bir de onlara karşı ben suçlu durumundayım. Bu yüzden onların beni öldürmelerinden korkarım.”
  4. Allah dedi ki, “Hayır, korkma! Mucizelerimizle gidin. Çünkü biz sizinle beraberiz, (her şeyi) işitmekteyiz.”
  5. “Firavun’a gidin ve deyin: “Şüphesiz biz âlemlerin Rabbinin elçisiyiz”,
  6. “İsrailoğullarını bizimle beraber gönder.”
  7. Firavun şöyle dedi: “Seni biz küçük bir çocuk olarak alıp aramızda büyütmedik mi? Sen ömrünün nice yıllarını aramızda geçirdin.”
  8. “(Böyle iken) sen o yaptığın işi yaptın (adam öldürdün). Sen nankörlerdensin.”
  9. Mûsâ şöyle dedi: “Ben onu, o vakit kendimi kaybetmiş bir halde iken (istemeyerek) yaptım.”
  10. “Sizden korktuğum için de hemen aranızdan kaçtım. Derken, Rabbim bana hüküm ve hikmet bahşetti de beni peygamberlerden kıldı.”
  11. “Senin başıma kaktığın bu nimet (gerçekte) İsrailoğullarını köleleştirmen(in neticesi)dir.”
  12. Firavun, “Âlemlerin Rabbi de nedir?” dedi.
  13. Mûsâ, “O, göklerin ve yerin ve her ikisi arasında bulunan her şeyin Rabbidir. Eğer gerçekten inanırsanız bu böyledir.”
  14. Firavun, etrafındakilere (alaycı bir ifade ile) “dinlemez misiniz?” dedi.
  15. Mûsâ, “O, sizin de Rabbiniz, geçmiş atalarınızın da Rabbidir” dedi.
  16. Firavun, “Bu size gönderilen peygamberiniz, şüphesiz delidir” dedi.
  17. Mûsâ, “O, doğunun da batının da ve ikisi arasındaki her şeyin de Rabbidir. Eğer düşünüyorsanız bu, böyledir” dedi.
  18. Firavun, “Eğer benden başka bir ilah edinirsen, andolsun seni zindana atılanlardan ederim.”
  19. Mûsâ, “Sana apaçık bir delil getirmiş olsam da mı?” dedi.
  20. Firavun, “Doğru söyleyenlerden isen haydi getir onu,” dedi.
  21. Bunun üzerine Mûsâ, asasını attı, bir de ne görsünler asa açıkça kocaman bir yılan olmuş.
  22. Elini koynundan çıkardı, bir de ne görsünler, bakanlara bembeyaz olmuş.
  23. Firavun, çevresindeki ileri gelenlere, “Şüphesiz bu bilgin bir sihirbazdır” dedi.
  24. “Sizi, yaptığı sihirle, yurdunuzdan çıkarmak istiyor. Ne dersiniz?”
  25. Dediler ki: “Onu ve kardeşini alıkoy.Şehirlere de toplayıcı adamlar gönder.”
  26. “Sana bütün usta sihirbazları getirsinler.”
  27. Böylece sihirbazlar, belli bir günün belirlenen bir vaktinde bir araya getirildiler.
  28. İnsanlara da “Siz de toplanır mısınız?” denildi.
  29. “Umarız, üstün gelirlerse sihirbazlara uyarız” (dediler.)
  30. Sihirbazlar gelince, Firavun’a, “Eğer biz üstün gelirsek gerçekten bize bir mükafat var mı?” dediler.
  31. Firavun, “Evet, hem o takdirde mutlaka bana yakın kimselerden olacaksınız” dedi.
  32. Mûsâ onlara, “Hadi ortaya atacağınız şeyi atın” dedi.
  33. Bunun üzerine onlar iplerini ve değneklerini attılar ve “Firavun’un gücüyle elbette bizler üstün geleceğiz” dediler.
  34. Mûsâ da asasını attı. Bir de ne görsünler, asâ onların düzdükleri sihir takımlarını yutuyor.
  35. Bunun üzerine sihirbazlar derhal secdeye kapandılar.
  36. “Âlemlerin Rabbine inandık” dediler.
  37. “Mûsâ’nın ve Hârûn’un Rabbi’ne.”
  38. Firavun, “Ben size izin vermeden ona inandınız ha? Mutlaka o size sihri öğreten büyüğünüzdür. Yakında bilip göreceksiniz siz! Andolsun, ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve hepinizi asacağım” dedi.
  39. Sihirbazlar şöyle dediler: “Zararı yok, mutlaka Rabbimize döneceğiz.”
  40. “(Burada) ilk inananlar biz olduğumuz için şüphesiz Rabbimizin, hatalarımızı bağışlayacağını umuyoruz.”
  41. Biz Mûsâ’ya, “Kullarımı geceleyin yola çıkar, muhakkak ki takip edileceksiniz” diye vahyettik.
  42. Firavun da şehirlere (asker) toplayıcılar gönderdi.
  43. Dedi ki, “Bunlar pek az ve önemsiz bir topluluktur.”
  44. “Şüphesiz onlar bize öfke duyuyorlar.”
  45. “Ama biz uyanık ve tedbirli bir topluluğuz.”

57, 58. Biz de Firavun’un kavmini bahçelerden, pınar başlarından, servetlerden ve iyi bir konumdan çıkardık.

  1. İşte böyle yaptık ve onlara, İsrailoğullarını mirasçı kıldık.
  2. Firavun ve adamları gün doğarken onları takibe koyuldular.
  3. İki topluluk birbirini görünce Mûsâ’nın arkadaşları, “Eyvah yakalandık” dediler.
  4. Mûsâ, “Hayır!, Rabbim şüphesiz benimledir, bana yol gösterecektir” dedi.
  5. Bunun üzerine Mûsâ’ya, “Asan ile denize vur” diye vahyettik. Deniz derhal yarıldı. Her parçası koca bir dağ gibiydi.
  6. Ötekileri de oraya yaklaştırdık.
  7. Mûsâ’yı ve beraberindekilerin hepsini kurtardık.
  8. Sonra ötekileri suda boğduk.
  9. Bunda şüphesiz bir ibret vardır. Ama pek çokları iman etmiş değillerdi.
  10. Şüphesiz ki senin Rabbin elbette mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir.
  11. Ey Muhammed! Onlara İbrahim’in haberini de oku.
  12. Hani o babasına ve kavmine, “Neye tapıyorsunuz?” demişti.
  13. “Putlara tapıyoruz ve onlara tapmağa devam edeceğiz” demişlerdi.
  14. İbrahim dedi ki: “Onlara yalvardığınızda sizi işitiyorlar mı?”
  15. “Yahut size fayda veya zararları dokunur mu?”
  16. “Hayır, ama biz babalarımızı böyle yaparken bulduk” dediler.

75, 76. İbrahim şöyle dedi: “Sizin ve geçmiş atalarınızın taptığı şeyleri gördünüz mü?”

  1. “Şüphesiz onlar benim düşmanımdır. Ancak âlemlerin Rabbi olan Allah dostumdur.”
  2. “O, beni yaratan ve bana doğru yolu gösterendir.”
  3. “O, bana yediren ve içirendir.”
  4. “Hastalandığımda da O bana şifa verir.”
  5. “O, benim canımı alacak ve sonra diriltecek olandır.”
  6. “O, hesap gününde, hatalarımı bağışlayacağını umduğumdur.”
  7. “Ey Rabbim! Bana bir hikmet bahşet ve beni salih kimseler arasına kat.”
  8. “Sonra gelecekler arasında beni doğrulukla anılanlardan kıl.”
  9. “Beni Naîm cennetinin varislerinden eyle.”
  10. “Babamı da bağışla. Çünkü o gerçekten yolunu şaşıranlardandır.”
  11. “(Kulların) diriltilecekleri gün beni utandırma!”
  12. “O gün ki ne mal fayda verir ne oğullar!”
  13. “Allah’a arınmış bir kalp ile gelen başka.”
  14. Cennet, Allah’a karşı gelmekten sakınanlara yaklaştırılacak.

91, 92, 93. Cehennem de azgınlara gösterilecek ve onlara, “Allahı bırakıp da tapmakta olduklarınız nerede? Size yardım ediyorlar mı veya kendilerini kurtarabiliyorlar mı?” denilecek.

94, 95. Artık onlar ve o azgınlar ile İblis’in askerleri hepsi birden tepetakla oraya atılırlar.

  1. Orada onlar taptıklarıyla çekişerek şöyle derler:
  2. “Allah’a andolsun! Biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz.”
  3. Çünkü sizi, âlemlerin Rabbi ile bir tutuyorduk.”
  4. Bizi ancak (önderlerimiz olan) suçlular saptırdı.”
  5. İşte bu yüzden bizim şefaatçilerimiz yok.”
  6. “Candan bir dostumuz da yok.”
  7. Keşke (dünyaya) bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak.
  8. Elbet bunda bir ibret vardır. Onların çoğu iman etmiş değillerdi.
  9. Şüphesiz senin Rabbin, mutlak güç sahibi olandır, çok merhametli olandır.
  10. Nûh’un kavmi de Peygamberleri yalanladı.
  11. Hani kardeşleri Nûh, onlara şöyle demişti: “Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?”
  12. “Şüphesiz ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim.”
  13. “Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.”
  14. “Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir.”
  15. “O halde Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin!”
  16. Dediler ki: “Sana hep aşağılık kimseler uymuş iken, biz hiç sana inanır mıyız.”
  17. Nûh şöyle dedi: “Onların yaptıklarına dair benim ne bilgim olabilir?”
  18. “Onların hesaplarını görmek ancak Rabbime aittir. Bir anlayabilseniz!”
  19. “Ben inananları kovacak değilim.”
  20. “Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım.”
  21. Dediler ki: “Ey Nûh! (Bu işten) vazgeçmezsen mutlaka taşlananlardan olacaksın!”
  22. Nûh şöyle dedi: “Ey Rabbim! Kavmim beni yalanladı.”
  23. “Artık onlarla benim aramda sen hükmet. Beni ve benimle birlikte olan mü’minleri kurtar.”
  24. Derken biz onu ve beraberindekileri dolu geminin içinde (taşıyıp) kurtardık.
  25. Sonra da geride kalanları suda boğduk.
  26. Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş değillerdir.
  27. Şüphesiz senin Rabbin mutlak güç sahibi olandır, çok merhametli olandır.
  28. Âd kavmi de peygamberleri yalanladı.
  29. Hani kardeşleri Hûd, onlara şöyle demişti: “Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?”
  30. “Şüphesiz ben, size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim.”
  31. “Öyle ise Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.”
  32. “Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir.”
  33. “Siz her yüksek yere bir alamet bina yapıp boş şeylerle eğleniyor musunuz?”
  34. “İçlerinde ebedi yaşama ümidiyle sağlam yapılar mı ediniyorsunuz?”
  35. “Tutup yakaladığınız zaman zorbaca yakalarsınız.”
  36. “Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.”

132, 133, 134. “Bildiğiniz her şeyi size veren, size hayvanlar, oğullar, bahçeler ve pınarlar veren Allah’a karşı gelmekten sakının.”

  1. “Çünkü ben, sizin adınıza büyük bir günün azabından korkuyorum.”
  2. Dediler ki: “Sen ister öğüt ver, ister öğüt verenlerden olma, bize göre birdir.”
  3. “Bu, öncekilerin geleneklerinden başka bir şey değildir.”
  4. “Biz azaba uğratılacak da değiliz.”
  5. Böylece onlar Hûd’u yalanladılar. Biz de bu yüzden onları helak ettik. Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş değillerdir.
  6. Şüphesiz senin Rabbin mutlak güç sahibi ve çok merhametli olandır.
  7. Semûd kavmi de Peygamberleri yalanladı.
  8. Hani kardeşleri Salih onlara şöyle demişti: “Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?”
  9. “Ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim.”
  10. “Öyle ise Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin!”
  11. “Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir.”

146, 147, 148. “Siz buradaki bahçelerde, pınar başlarında, ekinlerde, meyveleri olgunlaşmış hurmalıklarda güven içinde bırakılacak mısınız?”

  1. “Bir de dağlardan ustalıkla evler yontuyorsunuz.”
  2. “Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.”

151, 152. “Yeryüzünde ıslaha çalışmayıp fesat çıkaran haddi aşmışların emrine itaat etmeyin.”

  1. Dediler ki: “Sen ancak büyülenmişlerdensin.”
  2. “Sen de ancak bizim gibi bir beşersin. Eğer doğru söyleyenlerden isen haydi bize bir mucize getir.”
  3. Salih, şöyle dedi: “İşte bir dişi deve! Onun (belli bir gün) su içme hakkı var, sizin de belli bir gün su içme hakkınız vardır.”
  4. “Sakın ona bir kötülük dokundurmayın. Yoksa büyük bir günün azabı sizi yakalar.”
  5. Derken onu kestiler, fakat pişman oldular.
  6. Böylece onları azap yakaladı. Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş değillerdir.
  7. Şüphesiz senin Rabbin mutlak güç sahibi ve çok merhametli olandır.
  8. Lût’un kavmi de peygamberleri yalanladı.
  9. Hani kardeşleri Lût onlara şöyle demişti: “Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?”
  10. “Şüphesiz ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim.”
  11. “Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.”
  12. “Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir.”

165, 166. “Rabbinizin, sizin için yarattığı eşlerinizi bırakıyor da insanlar arasından erkeklere mi yanaşıyorsunuz? Siz gerçekten haddi aşan bir topluluksunuz.”

  1. Dediler ki: “Ey Lût! (İşimize karışmaktan) vazgeçmezsen mutlaka (şehirden) çıkarılanlardan olacaksın!”
  2. Lût şöyle dedi: “Şüphesiz ben sizin yaptığınız bu çirkin işe kızanlardanım.”
  3. “Ey Rabbim! Beni ve ailemi onların yaptıkları çirkin işten kurtar.”

170, 171. Bunun üzerine biz de onu ve geri kalanlar arasındaki yaşlı bir kadın hariç bütün ailesini kurtardık.

  1. Sonra diğerlerini helâk ettik.
  2. Onların üzerine bir yağmur (gibi taş) yağdırdık. (Başlarına gelecekler konusunda) uyarılanların yağmuru ne kadar da kötü idi!
  3. Şüphesiz bunda büyük bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş değillerdir.
  4. Şüphesiz senin Rabbin mutlak güç sahibi ve çok merhametli olandır.
  5. Eyke halkı da peygamberleri yalanladı.
  6. Hani Şuayb onlara şöyle demişti: “Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?”
  7. “Şüphesiz ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim.”
  8. Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.
  9. “Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir.”
  10. Ölçüyü tam yapın. Eksik verenlerden olmayın.”
  11. “Doğru terazi ile tartın.”
  12. “İnsanların mallarını ve haklarını eksiltmeyin. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın.”
  13. “Sizi ve önceki nesilleri yaratana karşı gelmekten sakının.”
  14. Onlar şöyle dediler: “Sen ancak büyülenmişlerdensin.”
  15. Sen sadece bizim gibi bir insansın. Biz senin yalancılardan olduğunu sanıyoruz.”
  16. “Eğer doğru söyleyenlerden isen, haydi gökten üzerimize bir parça düşür.”
  17. Şuayb, “Rabbim yaptıklarınızı en iyi bilendir” dedi.
  18. Onlar Şuayb’ı yalanladılar. Derken gölge gününün azabı onları yakaladı. Şüphesiz o, büyük bir günün azabı idi.
  19. Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş değillerdir.
  20. Şüphesiz senin Rabbin mutlak güç sahibi ve çok merhametli olandır.
  21. Şüphesiz bu Kur’an, âlemlerin Rabbi’nin indirmesidir.

193, 194, 195. Uyarıcılardan olasın diye onu güvenilir Ruh (Cebrail) senin kalbine apaçık Arapça bir dil ile indirmiştir.

  1. Şüphesiz bu (Kur’an’ın indirileceği) öncekilerin kitaplarında da vardı.
  2. İsrailoğulları bilginlerinin onu bilmesi, onlar (Mekke müşrikleri) için bir delil değil midir?

198, 199. Biz onu Arapça bilmeyenlerden birine indirseydik ve o da bunu kendilerine okusaydı yine buna inanmazlardı.

  1. İşte böylece biz onu (Kur’an’ı) suçluların kalbine soktuk.

201, 202, 203. Onlar, farkında olmadan ansızın kendilerine gelecek olan elem dolu azabı görüp de, “Bize mühlet verilmez mi?” demedikçe, ona inanmazlar.

  1. Bizim azabımızın çabuklaşmasını mı istiyorlar?
  2. Ey Muhammed! Ne dersin; biz onları yıllarca (dünya nimetlerinden) yararlandırsak,
  3. Sonra da kendilerine tehdit edildikleri şey gelse, (halleri nice olurdu?)
  4. (Dünyada) yararlandırıldıkları şeyler onlara fayda sağlamazdı.
  5. Biz hiçbir memleketi uyarıcıları olmadıkça helak etmedik.
  6. Bu bir hatırlatmadır. Biz zalim değiliz.
  7. O Kur’an’ı şeytanlar indirmemiştir.
  8. Zaten bu onların harcı değildir, buna güçleri de yetmez.
  9. Çünkü onlar (vahyi) işitmekten uzaklaştırılmışlardır.
  10. Öyle ise sakın Allah ile beraber başka bir ilaha yalvarma, sonra azaba uğratılanlardan olursun!
  11. (Önce) en yakın akrabanı uyar.
  12. Mü’minlerden sana uyanlara kanatlarını indir.
  13. Eğer sana karşı gelirlerse, “Şüphesiz ben sizin yaptığınız şeylerden uzağım” de.

217, 218, 219. Namaza kalktığında seni ve secde edenler arasında dolaşmanı gören; mutlak güç sahibi, çok merhametli olan Allah’a tevekkül et.

  1. Şüphesiz O hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
  2. Şeytanların kime ineceğini size haber vereyim mi?
  3. Onlar, her günahkâr yalancıya inerler.
  4. Bunlar da şeytanlara kulak verirler. Onların çoğu ise yalancıdır.
  5. Şairlere ise haddi aşan azgınlar uyarlar.

225, 226. Görmez misin ki onlar, her vadide şaşkın şaşkın dolaşırlar ve yapmadıkları şeyleri söylerler.

  1. Ancak iman edip salih amel işleyen, Allah’ı çok anan ve haksızlığa uğratıldıktan sonra öçlerini alanlar başka. Zulmedenler hangi akıbete uğrayacaklarını göreceklerdir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir